Huffington Post sitesinin kurucusu Arianna Huffington, gazeteci babasının
Yunanistan’da batırdığı gazeteleri hatırladıkça “Neden yazılı basına hiç ilgi duymadığım malum” demişti bir röportajında. Atina doğumlu Huffington, babasının tecrübesinden oldukça kârlı bir ders almıştı. 2005’te yalnızca bir milyon dolarlık bütçeyle kurduğu siteyi geçen şubat ayında
Amerika’nın en büyük
internet servis sağlayıcı şirketlerinden AOL, 315 milyon dolara satın aldı ve Arianna Huffington’u AOL’in bütün sitelerinin başına geçirdi.
Arianna Huffington, ‘HuffPo’yu 2005’te ana akım medyaya liberal bir alternatif oluşturma fikriyle yaratmış ve ilk iş 250 köşe yazarı toplamıştı. “Ülkenin en yaratıcı beyinleri”nin arasında ünlü spiker Walter Cronkite ve Diane Keaton gibi isimler de vardı. Site, bir yıl içinde kabuk değiştirdi; siyasete ve başkanlık seçimlerine odaklanarak 2006’nın şubat ayında 3.7 milyon ziyaretçi çekti. Geçen eylül ayında ise sitenin ziyaretçi sayısı 37 milyona dayandı. Huffington Post, böylece ilk kez New York Times’ın sitesini geride bırakarak
Amerika’nın en popüler haber mecrası haline geldi.
HuffPo virüsü yayılıyor Huffington Post’un popülaritesinin sırrı, sitenin en çok eleştirildiği nokta aynı zamanda. Sitenin 200’ün üzerinde çalışanının başlıca görevi gazeteler, dergiler ve
internet sitelerinden ilgi çekecek haberleri toplayıp, özetleyip, yeniden paketleyerek HuffPo okuyucularına sunmak. Bu işi o kadar iyi beceriyorlar ki Huffington Post’un
CNN.com veya
Washington Post’un haberlerinden derlediği özetler,
Google’da haberlerin orijinallerinden daha yukarıda beliriyor.
Reuters’dan Felix Salmon, şubat ayında New York Times’da televizyon sunucusu Keith Olbermann hakkında çıkan bir haberi, HuffPo’da aynı gün çıkan özetiyle karşılaştırmış: Times makalesinin altındaki 93 yoruma karşılık HuffPo’nun özeti 2,088 yorum, 1,392
Facebook ‘like’ı, 340
Facebook paylaşımı, 89 tweet ve 52 email’le internette virüs gibi yayılmış. “New York Times bir kütüphaneyse, HuffPo da Times Square” diyor Salmon. “Siteye girip, tek bir haber okuyup çıkmak mümkün değil. Mutlaka ilginizi çekecek bir şeyler buluyorsunuz. Kelimenin tam anlamıyla interaktif bir site. Şunu beğen! Buna yorum yap! Tweet geç! Email at! Hadi!”
HuffPo’nun haberlerine yapılan yorumlardan da hararetli tartışmalar doğuyor, okurlar yorumlardan da makaleden olduğu kadar çok şey öğrendiklerini söylüyor. Kısacası, zamanı kısıtlı bir okuyucu, tartışmanın özünü ve haberin sosyal medyada yarattığı etkiyi anlamak için New York Times’ın ‘kütüphanesine’ değil, Huffington Post’un ışıklı meydanına gidiyor artık. HuffPo her zaman haberlerini kaynak göstererek verse de, bir dolu düşman edindiğini söylemeye gerek yok...
‘Somali’de korsan olurdu’ New York Times’ın saygın editörü Bill Keller, Arianna Huffington’u en sert eleştirenler arasında. Keller, bir yazısında “
Somali’de olsak Huffington’un yaptığının adı korsanlık olurdu. Ama medya dünyasında bu, ‘saygın bir ticari model’ olarak benimsenmiş durumda” demiş, “dijital medyanın kraliçesi” lakaplı Huffington’u “araklama kraliçesi” ilan etmişti. Keller, Huffington Post’un popülaritesinin formülünü şöyle açıklamıştı: “Ünlülerle ilgili dedikodular, şirin kedi yavrularının videoları, ücret vermediğiniz blogger yazıları ve başka yayınlardan aldığınız makaleleri
internet sitenizde toplar ve arkaya ‘sol’ bir fon müziği eklerseniz, milyonlarca insana ulaşabilirsiniz.”
‘Modern köle tüccarı’ HuffPo’nun çok eleştirildiği bir diğer nokta da binlerce blogger’ın ücret almadan yazdığı yazıları kullanıyor olmaları. Sitede blogger olmak için gayet basit bir prosedürden geçmek yeterli... Nisan ayında, sitenin eski bloggerlarından Jonathan Tasinis, 315 milyon dolara AOL’e satılan siteye dava açtı. Tasinis, “Huffington’un sömürdüğü modern köleler” dediği 9 binin üzerinde blogger için 105 milyon dolarlık tazminat talep ediyordu. Sivri dilli Huffington’un Tasinis’e cevabı ise basitti: “Yeni medya bu şekilde işliyor. İnsanlar, yazıp çizdiklerini paylaşmak ve görünülür kılmak için bir mecra arıyor, biz de buna vesile oluyoruz. Bunu yapan yalnızca biz değiliz, bedava içerik
Facebook,
Twitter, Tumblr, Yelp, TripAdvisor, Flickr ve YouTube’da...Neyse, şimdi kedi videolarına geri dönüyorum.”
New York Times muhabiri Nate Silver ise “İnsanlar HuffPo’yu bir basın firması olarak gördükleri için eleştiriyorlar, ama o özünde
Facebook gibi bir teknoloji firması” diyor. “Editörlerin amacı, haberlerin arama motorlarında ilk sıralara girmesini sağlamak. Okunmayan haberi anında ana sayfadan kaldırıyor, çok okunan bir haberi de saatlerce tutabiliyorlar.”
Tartışmalar belli ki Arianna Huffington’un keyfini fazla kaçırmıyor. Dijital medyanın kraliçesi, “Artık evrenin merkezinde yayın organları yok, okuyucu var” diyor, duruşunu 2009’da ‘
İnternet Oscarları’ olarak bilinen Webby Ödülü’nü alırken söylediği tek bir cümle ile özetliyor: “Hayatım, gazeteleri ben öldürmedim!”
Arianna Huffington, bugün Digital Age konferansında Swissotel’de konuşacak.
Medyanın kraliçesi 1950 Atina doğumlu Arianna Huffington, uzun yıllar politikayla ilgilendi. 2003’te Kaliforniya valiliğine aday oldu, Arnold Schwarzenegger’e kaybetti . 13 kitap yazarı Huffington, şimdi AOL’in
internet sitelerinin başındaki tek isim.
HuffPo mucizesi *Günde ortalama 15.6 milyon tık alıyor.
*2010’da 30 milyon dolarlık reklam geliri elde etti. 2011’de bunun 60 milyon dolara çıkması bekleniyor. *Sitenin 200’ün üzerinde çalışanı, 9000’in üzerinde ücret almadan yazan blogger’ı var.