30 Haziran 2017 Cuma

128 yıllık medya devi yazılı baskıyı durduruyor


İlk baskısını 1889'da yapmasından bu yana dünya ekonomi, iş dünyası ve siyasetinin nabzını tutan Wall Street Journal (WSJ), ABD dışında baskı sayısını küçültecek.
Plan kapsamında medya patronu Rupert Murdoch'ın yayın kuruluşu News Corp.'a bağlı Dow Jones'a  ait gazete, artık Avrupa'da basılmayacak. Otellere indirimli şekilde satılan baskılar ile bedava kopyalara da son verilecek.
Financial Times'ın iki kaynağa dayandırdığı haberine göre üyelere gönderilen nüshanın basılı mı yoksa internet üzerinden mi olması gerektiği yönetimin gündeminde.
Köklü gazete, dağıtımını üstlenmeleri için Asya'da da bir şirketle görüşürken, Avustralya'da, Wall Street Journal'ın bazı sayfalarına yer veren bir Murdoch kuruluşu The Australian yayınına aynı şekilde devam edecek.
Dow Jones konuyla ilgili açıklama yapmayı reddetti ancak yayınladığı bir bildiride tüketicinin dijital yayın talebinde bir artış olduğu gerekçesiyle baskı ve dijital ortam arasında bir denge kurmaya çalıştıklarını duyurdu. Açıklamada Wall Street Journal'ın Asya'daki dijital üyeliklerinin iki kattan fazla arttığı, Avrupa'da bu oranın yüzde 48 olduğu vurgulandı.  
Dünya genelinde reklam gelirlerindeki sert düşüşten en çok yazılı basın darbe alıyor. Birçok büyük medya grubunda basılı reklam gelirleri 2016'da yüzde 20'den fazla düştü. Tersine dijital üyelikler ise hızla artıyor. 2017'nin ilk çeyreğinde The Wall Street 118 bin, The New York Times 308 bin yeni üye kazandı. Bu, 2011'den bu yana görülen en güçlü çeyrek rakamları.
İLK DEĞİL, SON DA OLMAYACAK
Teknoloji devrimiyle birlikte basılı yayınların içine düştüğü finansal sıkıntılar yeni değil. Son olarak, WSJ'den de eski The New York Times'ın personel azaltımına gitme kararı, Gazete'nin çalışanları tarafından bir günlük iş bırakma eylemiyle protesto edildi.
80 yılın ardından 2012'de basılı yayınına son veren Newsweek, İngiltere'nin medya efsanesi The Independent, hatta  dünyanın en uzun süreli İngilizce genel kültür ansiklopedisi Britannica bile dijitalleşmeye teslim olan yayınlar arasında.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Anadolu Ajansı’ndan sosyal medya ilkeleri

Anadolu Ajansı’ndan sosyal medya ilkeleri

Anadolu Ajansı’ndan sosyal medya ilkeleri
AA daha önce açıkladığı ”Haber Yayın İlkeleri”nin ardından şimdi de ”Sosyal Medya Politikaları”nı belirledi.
”Yeni medya”yı geleceğin en etkin haber ve iletişim mecrası olarak gören Anadolu Ajansı, ”Haber Yayın İlkeleri”nin ardından bir ilke daha imza atarak ”Sosyal Medya Politikaları”nı belirledi.
100. Yıl Vizyonu çerçevesindeki plan ve projelerini sosyal medya ağlarının şekillendirdiği ”yeni medya” konsepti üzerine inşa eden Anadolu Ajansı, çalışanlarının bu hassasiyet ve beklentiyle sosyal medya ağlarını kullanmalarına ve takip etmelerine büyük önem veriyor.
Sosyal ağları etkin bir şekilde kullanan çalışanlarının, dünyadaki tüm gelişmelerden anında haberdar olmalarının yanında bilgi ve deneyimlerini de en üst düzeye çıkarmalarını amaçlayan Anadolu Ajansı, köklü geçmişi ve geleceğe yönelik büyük hedefleriyle tüm çalışanlarının ancak bu sayede geleceğin medya dünyasına ”fark” ve ”değer” katacağına inanıyor.
Anadolu Ajansı, çalışanlarından bunları gerçekleştirebilmeleri adına, ”Haber Yayın İlkeleri”nin tamamlayıcı unsuru olarak kabul ettiği ”Sosyal Medya Politikaları”na bağlı kalmalarına önem veriyor.
Buna göre, Anadolu Ajansı çalışanları;
”Mensubiyetlerinin gereği olarak sosyal medya hesaplarında, Anadolu Ajansı aidiyetlerini açıkça belirtirler.
Anadolu Ajansı’nın ve mesleğin gerektirdiği ciddiyete tüm paylaşımlarında hassasiyetle uyarlar.
Anadolu Ajansı’nın resmi sosyal medya hesaplarında ya da www.aa.com.tr adresinde yayınlanan içerikleri, linkini vermek suretiyle Ajans’ın tanıtımına katkıda bulunurlar.
Ajans’ın herhangi bir nedenle yayınlamadığı veya yayınlamaya değer görmediği haber içeriklerini, yetkili editörden izin alarak paylaşıma açabilirler.
Ajans yönetiminin belirlediği isim, adres ve çerçeve dışındaki sosyal medya kullanıcılarının paylaşımlarını haber konusu yapmak için ilgili editörün iznine başvururlar.
Ajans’ın tarafsızlık, doğruluk ve güvenilirlik ilkelerini zedeleyecek veya kurumsal bütünlüğüne gölge düşürecek ya da maddi veya manevi kayba uğratacak nitelikteki haber, fotoğraf, görüntü, görüş ve yorumlardan uzak dururlar.
Sosyal medya ağlarında yer alan görsel içerikleri, telif hakları sorunu giderilmedikçe haber konusu yapmazlar.
Paylaşımlarında Anadolu Ajansı’nın yayın ilkelerine aykırı, hiçbir kimseyi, kurumu, inancı, ırkı, cinsiyeti, kültürü aşağılayıcı, rencide edici, küçük düşürücü veya hedef gösterici ifade, ses ve görsellerle gizli bilgi ve belgelere yer vermezler.
Şiddeti özendirici, korkuyu yaygınlaştırıcı, travmalara yol açıcı, eşitlik ve adalet ilkelerini zedeleyici, insan onurunu küçültücü, ayrımcılığı teşvik edici içerikteki paylaşımlara alet olmazlar.
Siyasi tercihlerini belli etmezler veya bu nitelikteki bir oluşumun ya da kesimin propagandalarına yer vermezler.
Haber temelli her türlü bilgi veya istihbaratı, kaynağı ne olursa olsun, Ajans ile paylaşmadan ve yayınlanmadan, kişisel hesaplarından duyurmazlar.”

21 Mart 2012 Çarşamba

Vuslat Doğan Sabancı geleceğin medyasını anlattı

Hürriyet Piyasanet
17 Mart 2012, Cumartesi,




zsdsda.jpg
Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, medyada geleceğin internet yayıncılığıyla birlikte içerik ve marka yaratmadaki başarıda olduğunu söyledi.

Bursa’da Capital ve Ekonomist dergileri tarafından bu yıl ilki düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde ‘Geleceğin sektörleri’ başlıklı oturumda konuşan Sabancı, iyi fikrin internet yayıncılığında çok önemli olduğunu ancak marka yaratarak kalıcı olmanın maliyetinin yüksek olduğunu belirtti.

Vuslat Doğan Sabancı şöyle konuştu:

“Medyanın geleceği internet. Çok iyi bir fikrin varsa internette yayıncılık yapmak gerçekten kolay. Çünkü giriş sermayesi o kadar yüksek değil. Dağıtım kanalları herkese açık. Geleneksel medyadaki gibi televizyon kanalı, matbaa makinen ya da dağıtım ağının olması şart değil. Ama internette yayıncılık yapmak diğer taraftan tuzaklarla dolu bir yol. Çünkü, kalabilmek zor. Marka oluşturabilmek için gereken sermaye o kadar yüksek ki; gerçekten bunu başaranlar çok az.”

YURTDIŞINDAKİ REKABET TÜRKİYE’YE GELMEDİ

Türkiye de dahil dokuz ülkede internet yayıncılığı yaptıklarını hatırlatan Sabancı, yurtdışındaki rekabetin henüz Türkiye’ye gelmediğine de dikkat çekti.

Vuslat Doğan Sabancı, “Görüyoruz ki, bu rekabet Türkiye’ye daha gelmemiş gibi. İnternette iyi fikrinin var olmasına ve başarılı bir içerik sunabilmene rağmen yaşayabilmek için çok fazla pazarlama yatırımı yapmaya ihtiyacınız var. Dolayısıyla, gereken yatırımın zamanlaması ve yönü değişiyor. Dağıtım kanallarından daha ileriye pazarlamaya dönüyor” dedi.

KALIN DUVARLAR YIKILDI

İnternetin aynı zamanda medyada çok önemli bir değişim yarattığını ve mecralar arasındaki kalın duvarları yıktığını belirten Sabancı, “Yani, internet ve teknoloji sayesinde TV, gazete, dergi, radyo gibi mecraların hepsi birbirine girmeye başladı. Artık bu mecralarda var olan markalar var. Ama mecralar net değil” dedi.

Vuslat Doğan Sabancı şöyle devam etti:

“Bugün Hürriyet Gazetesi’yle 2 milyonluk bir kitleye, onun yanında hurriyet.com.tr sitesi ile 2.2 milyon kişiye erişiyoruz. Bu iki mecra arasında kesişen kısım sadece yüzde 15. Bunun yanında, son 1.5 yılda Hürriyet’i takip eden sosyal medyada 1.5 milyon kişilik bir kitle yaratılmış. Mobil tarafında da 400 bine yakın takipçimiz var. Ayrıca, iPad’de 130 bin takipçimiz var. Böyle baktığımızda, 5 milyona yaklaşan bir girişimden bahsediyoruz. Hürriyet Gazetesi ile sadece 2 milyon kişiye ulaşıyoruz. Ama elbette gücümüz, köklerimiz, tecrübemiz oradan geliyor. O olmasa bütün bu noktalara erişemezdik”


MARKALAR ÖNE ÇIKTI
Vuslat Doğan Sabancı, mecraların birbirine girmesinden dolayı artık markaların öne çıktığını ifade ederek, markanın takipçisi olmanın önemine de işaret etti.

Sabancı şöyle devam etti:

“Dijital dünyada markayı oluşturmak kolay değil, çok zor. Artık, markalarla her yerde olmak zorundasınız. Hem medyada hem de diğer alanlarda. ‘Ben sadece Facebook kullanıyorum, gazete okumuyorum, radyo dinlemiyorum’ diyebilir misiniz ya da ‘Sadece televizyona bakarım’ diyebilir misiniz. Tabi ki hayır. İnternete de giriyorsunuz, bazılarımız twit de atıyoruz.

“Dolayısıyla marka olarak ihtiyaç duyulan yerde her formda olmalıyız. Biz markamızın takipçisi olmalıyız. Medyanın geleceği güçlü markalarda yatıyor.

“Sabancı, teknolojinin güçlü markaları oluşturup, büyütüp devam ettirmede medya sektörüne önemli fırsatlar verdiğini de söyledi.”

İÇERİK KRALDIR

Vuslat Doğan Sabancı konuşmasında teknoloji ve internet sayesinde medya sektörü için ‘içerik’in yeniden ön plana çıktığını da belirtti.

Vuslat Doğan Sabancı,”Artık dağıtım kanalları gibi katma değeri az olan işlerle uğraşmayın. Bunu zaten Apple şirketi ve başka dağıtım kanalları sizin için yapıyor. Siz içerik üretiyorsunuz. Burada, asıl yapmanız gereken işe geri dönüyorsunuz. Bu noktada asıl farkı yaratacak olan içeriktir. 15 yıldan beri sessiz sessiz, hafif korka korka söylüyorduk. Ama şimdi daha yüksek sesle söyleyebiliyorum, ‘İçerik kraldır’. Bizim işimiz içeriktir” dedi.

“FISTIĞIN YANINDA HAVYAR ÜRETMEYİ DE ÖĞRENECEĞİZ”

Vuslat Doğan Sabancı bu noktada içeriğin nasıl olması gerektiğine de değinerek, kimsede olmayan içeriğin üretilmesinin önemine işaret etti.

Vuslat Doğan Sabancı, “Fıstık üretmenin yanı sıra yüzde 20 havyar üretmeyi de öğreneceğiz. Yani kimsede olmayan. Kendi aramızda böyle bir dengeyi konuşup, kurguluyoruz. Tabi ki, son dakika haberleri de üreteceğiz. Ama, hiç kimsede olamayan, iyi işlenmiş her boyutuyla sunulmuş her yere verilmiş içerik kıymetli içeriktir. Bunun için de her zaman para ödemeye değer” dedi.

Vuslat Doğan Sabancı, Hurriyet markasının sadece haber değil içerik markası olduğuna da vurgu yaptı.

HURRİYET.COM.TR KITA AVRUPA’SINDA İLK SIRADA

Vuslat Doğan Sabancı, medyadaki küresel rekabet konusunda da önemli bir konumda bulunduklarını belirterek, İngiltere dışarıda bırakıldığında hurriyet.com.tr’nin Kıta Avrupası’nda ilk sırada yer alan medya portalı olduğunu hatırlattı.

“Hurriyet.com.tr, bugün Avrupa’da en fazla erişim sağlayan medya portalıdır. Biz bunu 15 yıl önce hayal dahi edemezdik. Bir medya markası Türkçe lisanıyla Kıta Avrupası’nda lider durumdadır. Dolayısıyla işinizi iyi yaparsanız, tüketici sizin markanıza alışıyor ve kendini güvende hissediyor” dedi.

Vuslat Doğan Sabancı medya alanında Türkiye’nin bölgesinde lider konumunu üstlenmiş durumda olduğuna da söyledi.

Medyanın geleceği bu formülde yatıyor

Hürriyet Planet
21 Mart 2012


Medyanın geleceği bu formüldePew Araştırma Merkezi Üstün Gazetecilik Projesi, 2012 yılı raporunu yayımladı. ABD'de gazeteciliğin durumunu değerlendiren yıllık raporda 2011’de en parlak dönemine ulaşan dijital devrimin geleneksel medya için hem olumlu hem olumsuz sonuçları olduğuna dikkat çekildi.Amy Mitchell ve Tom Rosenstiel’in imzasını taşıyan “Haber Medyasının Durumu, 2012” başlıklı raporda, 2011’de mobil cihazların tam anlamıyla kullanıcıya ulaştığı belirtilerek, “Bugün Amerikalı yetişkinlerin her 10’undan dördü akıllı telefon sahibi. Beş yetişkinden birinin tablet bilgisayarı var. Yeni otomobiller internet donanımıyla piyasaya çıkıyor. Mobil erişim arttıkça sosyal ağlara olan ilgi de artıyor” denildi. Bu yeni düzenin, habercilik için hem fayda hem zarar getirdiğine dikkat çekilen rapordan öne çıkan bulgular şöyle: -- Son dönemdeki araştırmalar, mobil cihazların, insanların haber tüketimine katkı yaptığını, geleneksel haber markalarının çekiciliğini artırdığını ve klasik gazeteciliği güçlendirdiğini gösteriyor. Örneğin, akıllı telefonlarından ya da tablet cihazlarından habere erişen her 10 kişiden sekizi, geleneksel bilgisayarlar üzerinden de haber alıyor. Bir başka deyişle, insanlar gün boyunca habere, cep telefonlarından, masaüstü ya da dizüstü bilgisayarlarından kolay ulaşabiliyor olmanın avantajlarından faydalanıyor. Bununla birlikte, geçen yılki raporda altı çizilen bir sorun, bu yıl daha da önemli hale gelmiş durumda: Teknolojik araçların haberin geleceği üzerindeki kontrolü. -- Geçtiğimiz yıl, öne çıkan iki eğilim, habercilik ile teknoloji endüstrisi arasındaki farkın açıldığına işaret ediyor. Birincisi, yeni mobil platformların ve sosyal medya kanallarında yaşanan patlama, haber kurumlarının yetişmesini gerektiren yeni bir teknolojik alan doğuruyor. -- İkincisi, geçtiğimiz yıl, az sayıdaki teknoloji devi şirket, hayatımızdaki bütün teknolojik ürünleri tek elden üreterek konumlarını güçlendirme yoluna gitti. Google, Amazon, Facebook, Apple ve birkaç şirket, aynı anda hem insanların kullandıkları donanım ürünlerini, hem bu cihazlarda kullanılan işletim sistemlerini, hem tarayıcıları, hem iletişimin ana kanallarından e-posta hizmetlerini, hem paylaşımların sağlandığı sosyal ağları hem de alışveriş ve eğlence için kullanılan web platformlarını geliştirmeye başladı. Bütün bu ürünler, bu şirketlere, tüketiciler hakkında detaylı kişisel veri sunuyor. -- Beş büyük teknoloji şirketi, 2011 yılında internet reklam gelirlerinin yüzde 68’ini elde etti. Bu listeye, gelirlerinin büyük bir kısmını satışlardan, indirmelerden ve araçlardan sağlayan Amazon ve Apple dahil değil. 2015 yılında, Facebook’un her beş dijital reklamdan birinin satışını yapması bekleniyor. HABER ENDÜSTRİSİ GERİ KALIYORGeçen yıl yayımlanan “Haber Medyasının Durumu” raporunda, araştırmacılar, “Adaptasyonda geç kalan ve kültürel olarak mühendislikten çok içerik üretimine bağlı olan haber endüstrisi, kendisini basın sektörünün lideri değil takipçisi olarak buldu” sonucuna varmıştı. Bu seneki raporda bu durumun daha da kötüye gittiği belirtildi. Mitchell ve Rosenstiel, bu bulgular ışığında bir soru de ortaya attı: Teknoloji devleri, tüketicilere sundukları “her şey” kapsamında, güçlü bir mirası olan haber markalarını da satın almayı çıkarlarına uygun görecek mi? Facebook’un, Washington Post gibi bir medya devini almayı düşündüğü bir dönemde, daha küçük medya şirketlerinin hayatta kalması mümkün olabilecek mi? İŞBİRLİĞİ REVAÇTATeknoloji devleriyle, haber kurumları arasında şimdiden bazı güçlü mali bağlantılar oluştuğuna dikkat çekilen raporda, YouTube’un orijinal içerik üreticisi olma planları kapsamında Reuters’la yaptığı işbirliği örnek gösterildi. Rapora göre ayrıca, Yahoo, video sağlayıcısı olarak ABC News’le anlaştı. AOL kendi içeriğini üretmekte başarısız olduktan sonra Huffington Post’u satın aldı. Facebook ise “Social Reader” uygulamasının devreye girmesiyle, Washington Post, Wall Street Journal, Guardian gibi gazetelerle ortaklık kurdu. Hatta bu ay içinde Facebook’un kurucularından Chris Hughes, 98 yıllık New Republic dergisini satın aldı. Bununla birlikte raporda geleneksel haber kurumlarının, interneti kendi amaçları için kullanmak adına adımlar attığı da belirtildi. Örneğin, Associated Pres, 20’den fazla haber şirketiyle lisans anlaşmaları yaptı. ABD’deki gazetelerin yüzde 10’u dijital abonelik sistemine geçti. Yayıncı kurumlar, üçüncü kişileri aradan çıkarmak amacıyla dijital pazarlama ve danışmanlık çalışmalarına başladı. Financial Times ve Boston Globe gibi birkaç kurum ise HTML 5 kullanarak ürettikleri mobil sayfalarla Apple ve Google’ın kontrolündeki “uygulama” dünyasına alternatif geliştirmeye çalıştı. TEK KANAL TWITTERAncak Pew analistleri, bu çabaların sınırlı olduğunu ve yeni dijital alanlarda ilerleme sağlayan haber kuruluşlarının sayısının çok az olduğunu belirterek, “En büyük haber sitelerinde dijital reklamcılığın ve “akıllı” yani hedefi belli reklamcılığın hızlanması bekleniyor. Bugüne kadar haber kurumları okuyucu ve izleyicilerle ilişki kurmak, bilgi almak ve kendilerine ait olmayan içeriği paylaşmak amacıyla neredeyse sadece Twitter’ı kullandı” denildi. Raporun sonuç kısmında basılı gazetelerin sorunlarının 2011 yılında daha akut bir hal aldığı da vurgulandı. İnternetteki okuyucunun artışıyla basılı gazetelerin tirajındaki ve reklam gelirlerindeki düşüşün devam ettiğine de dikkat çekilen raporda, “2011’de basılı gazetelerin kayıpları, dijital gelirin neredeyse 10 katı oldu. Tiraj ve reklam gelirleri bir arada düşünüldüğünde, gazetecilik sektörü 2000’den bu yana yüzde 43 küçüldü” sonucuna işaret edildi. Pew analistleri, gazetelerin yaşadığı kayıpların toplumsal etkilerine de dikkat çekerek, “İnsanların devlet ve toplumla ilgili konularda haber almak istediklerinde ilk başvurdukları kaynağın (basılı ya da dijital) gazeteler olduğuna dair kanıtlarımız arttı. Eğer bu kurumlar ortadan kalkmaya devam ederse, bu bilginin hangi kanallar aracılığıyla insanlara ulaşacağı belli değil” yorumunu yaptı. “GAZETECİLİĞİN GELECEĞİNİ KURTARACAK FORMÜL…”Raporun, sonuç kısmında, “Özetle, haber endüstrisi, geçen yıldan bu yana yeni kazanç modeline yakınlaşmış değil. Dahası teknoloji endüstrisindeki rakiplerine karşı kayıpları da arttı. Ancak, haberin insanların hayatlarında daha önemli ve geniş bir alan kaplamaya başladığı yönündeki kanıtlar da artıyor. Sonuçta, gazeteciliğin geleceğini kurtaracak olan formül de bu olabilir” denilerek, Chris Hughes’un New Republic’i satın aldığı yaptığı açıklamaya yer verildi: “Tabletler okurların durmasına, düşünmesine, okumasına ve çok önemli fikirleri sindirmesine izin veriyor. Ülkemizde geleneksel, kaliteli gazetecilik için talep artıyor.”

15 Aralık 2011 Perşembe

TÜRKİYE’NİN YARISINDAN ÇOĞU İNTERNET KULLANMIYOR

Noyan Ayan
14 Aralık 2011
Türkiye’nin yarısından çoğu internet kullanmıyor





Kamuoyu araştırmaları ve araştırma şirketi olan KONDA, “İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı” başlıklı araştırma sonuçlarını yayımladı.
Buna göre, toplumun yüzde 57′si hayatında hiç internete girmemiş. Türkiye’nin yüzde 42′si interneti zararlı bulurken interneti en az kullanan kesim ev kadınları. İnterneti en fazla Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) destekleyen kitle kullanırken Adalet ve Kalkınma Partililer (AKP) interneti en az kullanan kesim. Barış ve Demokrasi Partisi’ni (BDP) destekleyenlerin internet kullanımındaki yükseliş ise araştırmada “çarpıcı” olarak nitelendiriliyor.
Ocak 2011′de yapılan saha çalışmalarında 18 yaş üstü nüfusun siyasi tercihlerindeki eğilim ve değişimleri belirlemek, sosyal medya kullanımı, internet kullanım alışkanlıkları ve internetin hangi alanlarda ve hangi sıklıkla kullanıldığını ölçmek gibi amaçlarla yapılan araştırma kapsamında 36 ilin, 115 ilçesinde 154 mahalle ve köyde 2728 kişi ile yüz yüze görüşüldü.
EN AZ AKP’LİLER KULLANIYOR
İnternet kullanımında değişimin topluma hangi kanallardan nasıl ve ne derece nüfuz ettiğini anlamak için yapılan araştırmada tespit edilen bazı bulgular şöyle özetlendi:
  • Öğrencilerin, beyaz yakalıların, eğitimlilerin ve yüksek gelirlilerin başını çektiği mecraya en geç ayak uyduracak olanlar toplumun üçte birini oluşturan ev kadınlarıdır.
  • İnternette ne kadar zaman geçirildiği, internete bakışı ve alışkanlıkları en fazla etkileyen unsurdur.
  • Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım ağları, internet kullanımının önemli bir parçasıdır ve internet kullanıcılarını az çok temsil eder niteliktedirler.
  • İnternet en çok eğlence ve haberleşme için kullanılmakta ancak bilgi edinme, iş arama, bankacılık ve alışveriş gibi işlevleri de kısmen benimsenmiş durumda.
  • İnterneti en çok benimsemiş olanlar CHP’liler. AKP’liler ise internet konusunda en geriden takip edenler.
  • 18-28 yaş grubu, yoğun kullanımı ile farklı bir neslin habercisidir.
  • Dindar ve sofu olanların interneti, sağlık konusunda araştırma yapmak ve dini konularda bilgi edinmek dışında neredeyse hiç kullanmamaları, interneti toplumun kalanına göre farklı bir şekilde sahiplendiklerine işaret etmektedir.
Araştırma sonuçlarına göre CHP’yi destekleyenlerin yüzde 58′i internet kullanırken, onu yüzde 55 ile MHP’liler izliyor. BDP’lilerin yüzde 35′i internet kullandığını söylerken, AKP’yi destekleyenler yüzde 33 ile son sırada yr alıyor.
YÜZDE 42 ZARARLI BULUYOR
Bianet.org’un haberine göre KONDA’nın yapmış olduğu araştırmada çıkan ilginç sonuçlardan biri de toplumun yüzde 42′sinin internetin yarardan çok zarar getirdiğini düşünmesi.
Araştırmaya katılanların yüzde 42′si interneti zararlı bulurken, yüzde 29′u yararlı buluyor. Yüzde 29 ise konuya çekimser yaklaşıyor.
Oranların, kişilerin internete girip girmediğine, ne sıklıkla girdiğine ve sosyal paylaşım ağlarına üye olup olmadıkları göre değişkenlik gösterdiğinin ifade edildiği araştırmada, internet kullanımının arttıkça zarar verdiği yönündeki görüşün azaldığı tespit edildi.
Araştırmaya göre, yaş artıp, eğitim ve gelir seviyesi düştükçe, interneti zararlı bulanların oranı yükseliyor. Araştırma raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Proje getirene KOSGEB kredisi hazır





Fotoğraflar: Ahmet İZGİ/Anadolu Ajansı

Basın İlan Kurumu (BİK) ile KOSGEB işbirliğiyle düzenlenen ”Medya Kuruluşlarına Yönelik KOSGEB Destekleri Bilgilendirme Toplantısı” Ankara’da yapıldı.
Grand Rixos oteldeki toplantıya İzmir Milletvekili Rıfat Sait, KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan, BİK Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Ahmet Baş, BİK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan, BİK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Celal Göle, BİK Genel Kurul Üyesi Bülent Şimşek, BİK Genel Kurul Üyesi Ömer Yüksel Özek, BİK Genel Müdür Yardımcısı Cem Elçin, BİK Genel Müdür Yardımcısı Yakup Karaca, BİK Genel müdürlük ve şube müdürleri, Türkiye genelinden meslek örgütü ve medya temsilcileri katıldı.
Toplantının açılışında konuşan KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan, KOSGEB’in her zaman yenilikçiliğe, değişikliğe ve çağın gereklerine uymaya hazır olduğunu söyledi. KOSGEB’in KOBİ’lere kredi desteği sağlamın yanında girişimci yetiştirmeye de başladığını aktaran Kaplan, girişimcilik eğitimi alıp doğru yatırımın nasıl olması gerektiğini öğrenen 2 bin kişinin kendi iş yerlerini açarak, ekonomik hayata dahil olduklarını kaydetti.

”Bir desteği vermek kadar bir desteğin nasıl alındığı ve nasıl verildiği de önemli. Eğer bir kredi uzun bürokratik işlemlerin ardından alınıyorsa onun hiç bir önemi yok” diyen Kaplan, KOSGEB olarak girişimcilerin kredilerini en az bürokratik işlemle almaları için bir dizi uygulamayı hayata geçirdiklerini dile getirdi. Bu kapsamda KOSGEB desteklerine internet üzerinde ulaşılması uygulamasını başlattıklarını belirten Kaplan, elektronik imzanın başlamasıyla birlikte girişimcilerin oturdukları yerden KOSGEB kredilerine ulaşabilmelerine olanak sağlayan sistemin alt yapısını kurduklarını bildirdi.
”Artık konfeksiyon tarzı kredi yerine terzi tarzı kredi sunuyoruz. Yani artık KOSGEB krediler ihtiyaçla bire bir örtüşen destekler” diyen Kaplan, KOSGEB’in desteklemeleri sayesinde girişimcilere 27 bin lirası hibe, 70 bin lirası ise sıfır faizli ve geri ödemeli destek olmak üzere toplamda 100 bin liraya yakın kredi sunulduğunu söyledi. Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi, Maliye Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Seyit Ahmet Baş da ulusal ve bölgesel düzeyde yayın yapan 6 bin 549 gazete ve dergi, 480 televizyon kanalının bulunduğunu belirterek, medyanın her geçen gün büyüyen ve gelişen bir yapıya sahip olduğunu söyledi.

Türkiye’nin 81 ilinden Ankara’ya gelen yerel medya mensuplarına KOSGEB destekleriyle ilgili bilgiler verildi. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü ve KOSGEB İşbirliği ile düzenlenen toplantıya Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Atalay, geçtiğimiz günlerde geçirdiği asansör kazası nedeniyle katılamadı. Atalay’ı vekaleten BİK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Seyit Ahmet Baş temsil etti. Ak Parti İzmir Milletvekili ve Sarı Basın Kartı Sahibi Gazeteci Rıfat Sait ve çok sayıda yerel medya temsilcisi toplantıya katıldı. Fotoğraf: M. Yaşar Durukan / bik.gov.tr
Basın İlan Kurumunun bu yapının sağlıklı yürümesi için üzerine düşen dorumluluğu yerine getirdiğini aktaran Baş, yeniliğe ve değişime önem vererek geçen yıl yayımlanan ilan ve reklamları internet ortamına taşıdıklarını bildirdi. Değişimin gerekli olduğuna ve değişim için yeni yollar ile yöntemlerin bulunmasının önemine dikkati çeken Seyit Ahmet Baş, ”Basın mensuplarına KOSGEB kredisiyle destek olmak da bu yeniliğin bir ürünü. Önemli olan bir fikri ortaya atmak değil o fikri hayata geçirmek. Basın İlan Kurumu ve KOSGEB olarak bu fikri ortaya attık bunu hayata geçirecek siz basın mensuplarısınız. Basın mensuplarına önemli destekler sağladık. Borç verme tutarını bin 620 liradan 4 bin 200 liraya yükselttik. Bu para kredi değil emaneten faizsiz verilen bir para. Muhtaçlık dediğimiz geri ödenmeyen bir yardımımız daha var. Bunu da 3 bin 500 liradan 4 bin liraya yükselttik. 2011 yılında toplam 21 milyon lira basın mensubu arkadaşlarımıza borç verdik. Umuyoruz bu yardımlarımız hakkıyla yerini buluyordur” dedi.

Basın İlan Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Yakup Karaca
BİK Genel Müdür Yardımcısı Yakup Karaca ise BİK’in neden kurulduğunu anlattı. “BİK’in resmi ilan vermesi, devletin kanunlar ölçeğindeki bilgilerini kamuoyu ile paylaşmasıdır” diyen Yakup Karaca, “İçinde bulunduğumuz dijital çağ, geleneksel sektörler için ciddi tehditler oluşturuyor. Nitekim basınımızın teknolojiyi yenilikleri takip etmesi zor oluyor. Ama internet üzerinden yapılan yayınlar yani Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım siteleri de basın için ciddi tehlike oluşturmaktadır. Bu toplantıda yapısal sorunlarımızın üstesinden gelirken, aynı zamanda içinde bulunduğumuz bilişim çağında ciddi alternatifler sunarak dönüşümlerimizi sağlama imkanı elde etmiş olacağız. Bu nedenle burada verilen mesajları iyi değerlendirmek gerekir” dedi.
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın geçtiğimiz günlerde geçirdiği asansör kazası nedeniyle katılamadığı toplantıya, yerel ve bölgesel yayın yapan basın kuruşlarının temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.
Anadolu Ajansı, bik.gov.tr

24 Kasım 2011 Perşembe

'Hayatım, gazeteleri ben öldürmedim!'

ELİF İNCE

RADİKALGAZETESİ

13/10/2011

Huffington Post, The New York Times'ı sollayarak ABD'nin en çok okunan haber sitesi oldu. Sitenin kurucusu Arianna Huffington, 'dijital medyanın kraliçesi' mi yoksa 'modern köle tüccarı' mı?
'Hayatım, gazeteleri ben öldürmedim!'